Salı, Eylül 27, 2011

Vay Anasını! İlk Gün!

Dershane nasıl başlar?

Dershane şöyle ki iyi bi kahvaltıyla başlar. 2 kg peynir aldık. Bal da var. Ama muz yok, ballı muz iyi gider. Sabah iyi gitmez tabii. Çok konuşmayacağım bugün. Anlatıyorum.

Dolmuşlar boş bi kere. Millet geçen yıl çektiği ızdırabı bu yıl bi daha çekeceğini sanıp tercihlere abanmış. Abanmak, evet. Abandılar.
Dolmuşların boş olması, benim yarım kıç oturmamam demek, benim ayakta kalıp her tümseğin üzerinden geçtiğimizde kafamı sağdan sola vurmamak için g kuvvetine isyan etmemem demek!

Dershaneye yetişilir, kapı açılır. İçeri girilir. Öğrenci şok!
Tamam kapı çalma gibi bi alışkanlığım yok, geç de kalmıştım ama günaydın diyip yerime oturdum. Hocam sağolsun anlayışlı adam.
Ama şimdi anlatacaklarıma gelecek olursak sinirden kriptilyon kez küfrettim. İpneoluipneye. Dur anlatıyorum.
Geometriydi dersimiz. Son 2 ders. 1. derste test dağıttı hoca, soru çözüyordu. Çözüyodular. Çözemiyordum ama öğrendim artık çözüyorum. Çişimi tutmuşum hem, dersi de bırakamıyorum. Zil çalar çalmaz çıktım. Sınıfa geri geldiğimde ;
Hoca yüzüme bakıp - yüksek bi sesle -
- BENİM DERSİM DEVAM EDERKEN KİMSE KAFASINA GÖRE GİRİP ÇIKAMAZ!
Benim tepkim ;
Hiç istifimi bozmadan oturdum yerime ve hocaya dönüp :
HOCAM BEN İLKOKUL ÖĞRENCİSİ DEĞİLİM İZİN ALMAK ZORUNDA DEĞİLİM, ÇIKMAM GEREKİYORDU ÇIKTIM , dedim.
Olsun ben soru çözüyorum, öyle olmaz falan filan.
Küfrettim...
Küfrederken arkadaşım duydu.
Yapma Umut, söyleme öyle, boşver! dedi. Ben de anladım neden uyardığını, küfrettiğim hocanın kulağına gider diye öyle söylemiş.
Umrumda değil dedim içimde kalmasın maksat dedim. İyi o zaman dedi.
Bütün gün kızla samimi davranışlar içerisindeyim, geçen yıldan tanıyorum. Ne biliyim hayırlısı ossun!
O küfürden sonra NAH! olur.
Geldik güzel olaylara ;
Rehberlik hocasının yanına gittim, hocam sizinle konuşmamız lazım, dedim.
Yanına gittim durumu anlattım 1 1 1 1 1 birbirlerine baka baka durur, ince giymiş üstüne o gül mumuşları salınır!  Şarkıdan sonra, rehberlik hocası sonuçta yardımcı oldu, olacağını da belirtti. Sağolsun.
Sabah ilk 2 ders fizikti, hani ilk paragrafta dersine daldığım hocayla konuştum, Fizik 0 hocam, dedim. Öğleden sonra gel eksikleri kapatalım dedi.
AALLLAAAH! diye bağıran aslan varmış. Heh onun gibi bağırdım içimden.
Dersi aldım hocadan. En temel konulardan başladık. Hayırlısı olsun efenim ne diyim?!
Bu arada okumuyorsunuz yorum atmıyorsunuz unutuldum mu la?! He?!

Heh ek olarak söyleyeceğim odur ki, dershane 1.siyle anlaşabiliyorum. Aferin çucuğa(bunu googhandan çaldım). Züppe, egoist bişey bekliyordum değilmiş. Her türlü yardımcı olabilecek gibi fen kısmında. Hem öylesi daha verimliymiş. Arkadaşla çalışmak vesair.
Geçen yıldan arkadaşlarım hepsi. Dershaneye sıkılarak gitmiyorum. Mutluyum. Dersleri anlıyorum. Kafam kıçımda değil artık. Toparlandım diyebiliriz biz buna.
Sınıfta, türkçe dersinde konuştuğumda salak durumuna düştüğümü sanardım eskiden. Şimdi ise sikimde değil, afedersiniz-ilaçtan olabilir?-
Mesela hoca çiçeklerden bahsetti, benim kaktüsüm var dedim. Gülmekten öldüler.  Hoca dönüp ; Neden kaktüs? dedi.
Bakması kolay hem çiçek açması için sabretmeniz gerekiyor dedim.
Öğrenciler de hep bi ağızdan ; İyi de bakmıyorsun zaten çiçek açması ne alaka?
O sırada da ben cevabı yapıştırdım ; Bakmasam da çiçek açmadığı için fırlatıp atmıyorum, bir gün gelecek çiçek açacak diye bekliyorum. Dedim. Vuhuhuhu!
Sonra yine çiçek konusu açıldı. Çin karanfilim vardı, tohumlarından çoğaltıyordum sürekli şeklinde anlattım. Millet, gey mey değilim ama otla hayvanla ilgilenmeyi severim. Ne biliyim biyoloji okusaydım Botanik - Zooloji zorlardı. Mesela veteriner olma isteğim zorluğunun gözümü korkutmasına neden oldu. Öyle de ilginçtir.
Hani mimarlık kolay mı? Değil tabii. Ama zorluğu bile tatlı geliyor. İşte arkadaş gösterdi arkadaşının yaptığı çalışmayı, mükemmel ya! İç mimarmış cucuk. Mimarlık abi ?! tıp hukuk gibi mimarlık da kendi içinde parçalanıyor sanırım. Neyse boşver sıkıcı konular.
Şimdi ise Mimarlık alanlarından Peyzaj mimarlığına göz atıyorum nedir diye? Okumak isterim, eğlenceli gibi. Mimar tarafım ağır basıyor. Hızımı aldım blogcu, görüyorsun yazarken bile anlat anlat bitiremiyorum.
Öyle işte.
Napaarsın yegenim?