Cumartesi, Aralık 15, 2012

Islak, Noter, Tatlı...

Frankenstein mıyım ben? Facebook profilimi görünce kaçtınız teker teker. Dalga geçiyorum.
Bugün hava yağmurluydu. Sabahın erken saatlerinde uyanmamak için direnirken kahvaltı yapmaya bile zaman  kalmadan aynada geçirdiğim zamanı bir ben bilirim. Ben böyle değildim, ne oldu ben de bilmiyorum. 10 dk iyi bi süre, kendime bakmaktan değil yahu, o arada müzik açıp kaptırıyorum aynanın karşısında. Duşta da yapıyorum bunu ama siz hayal etmeyin iğrenç oluyor. Kahvaltı yaptığım zamanlarda da müzik dinliyorum ama bundan bahsetmek için gelmedim.

-Sabah dersler falan filan derken, yarın ki quiz'de ne halt edeceğimi bilemez halde garip garip bakındım, eğleniyorum hala tabii ama birzamanlar yazmışımdır "ezberim kötü yaa ben nasıl sayısalcıyım" diye, formül mü ezberleyemedim, köşegenlerin alanına mı hapsolmadım. Ne olduğunu ben de bilmiyorum ama bu kez fiilinin önüne iki harf getirildiğinde bambaşka bir fiile dönüştüren bi dilin kurbanıyım. Ortalamam nazar boncuklu, maşallahlı ama zormuş Almanca öğrenmek, kelimesini öğrenmek, ne biliyim yazması ayrı dert. Mesela bugün -lich ve -ig ile biten sözcüklere baktık, iyi de ikisi de aynı şekilde okunuyor?! Tanrım, bunları ayırt edebilmemin başka bir yolu yok mu?!

-Bugün notere gitmem gerekiyordu, bir zahmet kalk git adamım artık! dedim kendime ve o koca kıçımı kaldırıp bir arkadaşımı da peşimden sürükleyerek yağmurun altında koşuşturduk. 51.60 TL mi devletin o nazik ellerine bıraktım, bıraktım ama geri verecek herhalde o parayı, iyi de alıyorsa neden geri veriyor? Hmm ilk ay 280 lira değil de 228.40 lira almış gibi oluyorum o zaman, devletçiyim çok zeki maşallah allah eksik etmesin.
Başımıza gelen talihsizlikler ;
-Adamın biri DAAAAAMMMK! diye düştü önümüzde, biz de yağmurun kaydırdığı dükkan önlerinde kıçımızı kollamaya çalışmıştık bu olaydan önce. "Abi iyi misin bir şeyin var mı?" derken adamın yüz ifadesi yürek burkuyordu, biraz ilerledik arkadaşla köşeyi dönmeden önce "vah vah, tüh tüh"ler eden iki genç psikopat manyak köşeyi dönmeden gülmeye başladık. Tutamadık kendimizi, gülmemizin sebebi adamın belini incitmiş olması değildi, öyle bir kötülüğü kendimden beklemem, fakat dediğim gibi bundan önce kıçımızı kollamaya çalışmamızı hatırladıkça yüzümüzde bir gülümse olmuyor değil hani.
-Islandık... Çok ıslandık, ben Almanca saçmalamaya ve yakınmaya başladım. İleride gördüğümüz polis araçlarına bile Almanca bişeyler mırıldandım, almanca konuşup yağmurun altında koşarken sesim Hitler'imsiydi. KYK'nın kapısından gayet de "burası benim evim oluuum" havasında geçerken ben, kulübenin içindeki 5-6 polisten biri seslendi "NEREYE GENÇLER" diye, abi kimse ses etmeyince ehi ehi...şey yaptım öyle adam da dönüp "iyi de hem girişi kullanmıyorsunuz hem de burada bu kadar memuru yok sayıyorsunuz" diyince de, kayış koptu ben de adam sonra da bi iyi bi iyi sormayın -yalan-

-İşlemlerimi hallettim bir de bunun geri dönüşü var, yol boyunca sarı burma(tatlı) kokusu alıyorduk arkadaşla, mis gibi çıtır çıtır oooh derken dönüşte yine aynı koku, ağzım sulanıyor hala. Islanmayacağımı bilsem geri dönüp yumulurdum, o da aynısını yapardı ama yapamadık. Üst geçiti kullandıktan sonra -Buradan sonrası internet bağlantım yüzünden kaybolmuş-