mutlu olmak üzere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mutlu olmak üzere etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazartesi, Ocak 16, 2012

Mutluluk Denemesi

Bugün pazartesi! Ne güzel bir gün! -burda kendimi kandırdığımı bile bile devam etmem gerekiyor-
Sınav vardı, saat 10'da. Yağmur yağmıyordu hatta çok çok güzel bir hava vardı sabah. Dünden kalan yağmurun acısını çıkardı. Sınav saatinin gelmesini beklerken, bıkkındım. Yine aynı saçma sapan sınavlardan biri mi olacak diye. Kitapçıklar dağıtıldı, isim kısmına Mad Donkey yazacağım bir dahaki sınavda. Söylenişi güzel Mad Donkey. Deli dana'nın eşeğe uyarlanmışı gibi dursa da bu yeni keşfettiğim lakaplardan. Neyse konu bu değil, tanıdık olmayan milyon yüz vardı etütte. Etrafı izlerken bir yandan da köşemin kapılmadığını ama bana zorla komşu olunmaya çalışıldığını gördüm, benden önce gelmişti. Hakkediyordu benim komşum olmayı, inanılmaz sıradışı bi şekilde oturuyorum ben, bildiğin uzanıyorum, oturmak sayılmaz benimki. Sandalyede yayılıyorum, sırtımı rahat bi şekle sokuyorum, kafamı da yaslayacak bi yer buluyorum. Hani bildiğin uyku pozisyonu, hatta uyusam mı diye düşünürken kitapçıklar dağıtılmaya başlandı. Açtım baktım, uyumak uyumamak derken, soruların basitliği gözümden kaçmadı. Bu sınav kendimi kendime kanıtlamam gereken sınavdı. O yüzden no sleep no cry, diyip giriştim kitapçığa.

Türkçe çok tanıdıktı.
Matematik ise basit - Geometri ise ilginçti.
Fen kısmı ise basitti ama, fenin basit olan soruları genelde kafa patlatmalık olduğundan yanlış yapma olasılığım da yüksekti. Bekleyip göreceğiz.
Sosyal, zordu. Anlamsız bi biçimde zordu. Tarih özellikle - zaten tarih zordu - . Coğrafya süperdi. Felsefe ilginç.

Dershaneden çıktım, kuzenleri görüp onlarla biraz takıldım. Sabah sıra almıştım psik dr için. Oyalandım kebap yidim! Uzun zamandır yemiyordum, iyi geldi ama bozmuş ustam, önceden öyle yapmıyordu bildiğin maydanoz salatası ekmeğe sarılmış içinde de et işte. Neyse biraz oyalandım dediğim gibi, hastaneye gittim. Doktorum da geldi ben biraz bekledikten sonra, ben saat 14'ün gelmesini beklerken dr 2 saattir beni çağırıyormuş içeriden. Ah Müzeyyen-sekreter, tatlı insan-! Neyse, içeri girdim, bir kaç şeyden bahsettim. Sanırım kendi doktorum olmam gerek bu saatten sonra, hocam yardımcı olmaya çalışırken bunu ima ediyor gibiydi. Ben öyle anladım, yanılıyor da olabilirim. Öfkemi kontrol edebilirim vesaire, dershanedeki problemleri de halen çözememiş olmam da sıkıntının asıl sebebi ama bu saatten sonra sınıf değişmem mümkün görünmüyor. Eksik olduğum konuları yarıladı diğer sınıf, bizim sınıf ise gevezelik peşinde. Kahretsin!

Tamam mutluyum -burada mutluluk var- babam hasta 1 haftadır belki de daha uzun bir süre ama bizim yeni haberimiz oluyor. Şimdi iyi sonuçta. İyi iyi iyi iyi - ben de iyiyim hepimiz iyiyiz, gardaşım iyi bir dayağı hakkediyor ama doktorun dediğine göre böyle çözemezmişim. .Önce annemin kardeşime olan tavrını değiştirmem gerek, dün başarmaya çalıştım gibi ama sonra kavga ettik ve dağıldık.

Dexter'ı izledim, dünkü bölüm çok güzel değildi ya da güzeldi. Kardeş ortaya çıktı, sonra Dexter bir şekilde kurtuldu tabii, babasıyla tekrar karşılaşması güzeldi. -not: cnbceden izlenmekte.

Bu mutlu olmaya çalıştığım anlarım - her şeye ya da birkaç şeye siktiri çekiyorum. Herkese "Evet" demekten vazgeçiyorum. Hayır demeyi öğrenmem gerek, en azından pragmatist benliğimi ön plana atmam gerekiyor. Yarından sonra her şeyin daha güzel olması için dua etmekten fazlasını yapacağım sanırım. Hala ders çalışma performansım düşük. Bundan yakınıyorum ama bahsetmedim, unuttum. Bu arada internet bağımlılığı da olabilir ki bu yüksek bir ihtimal. Başka ne var ? ; buraya not alıyorum, blog adresimi vermem gerek yarın belki. Diğer hafta da tam olarak ne hakkında konuşacağımıza karar verebiliriz.

Yarın yağmur yağmasın, eve dönerken çok ıslandım. Snoop Dogg - Wet geldi aklıma da alakası yok.
Radiohead dinleyip, reyüsümle wild ones turnuvası yaptık. Güzeldi. Radiohead de güzel - A Wolf at the Door da güzel.
Hayatıma giren güzel şeyleri sayınca mutlu oluyorum, güzel filmler izleyince, güzel şeyler dinleyince, güzel kitaplar okuyunca... Ama gel gör ki güzel notlar veya netler alınınca da mutlu olmama rağmen bu her zaman aç gözlülüğümün kurbanı olmamla sonuçlanıyor, hiçbir zaman aldığım puanla yetinmiyorum, zaten yetinmemem gerekiyor. Gayet normalim bu konuda. Dr.Faust - gibi olsun bu blog, tabii ki ömrümün sonuna kadar değil ama bir kısmına kadar olan şeyleri yazmaya devam. Bi bakmışsın üniversite hocamdan bahsediyorum, kim bilir?