Perşembe, Temmuz 19, 2012

Ankara Özet Geçildi

Kardeşle bindiğimiz otobüsün hareket saatine, 2 güzel saat vardı.
Avmlerden nefret ediyorum, hea şöyle bisiy her şey birarada bilmem ne, sevmiyorum. Çok gereksiz geliyor bana, açıkçası istemsiz nefret.
Hamburger yedim menü 8 lira double bilmem neler, ben 10 lira ödedim el kadar yemeğe. Saçmaladim.
Otobüse binmeden önce milyon foto çektim de atılmiyor eposta ile. Hadi başka zaman..
Eea, başka n'oldu? Sana sormuyorum sesli düşünüyorum, he otobüste rapçi çocukla karşılaştım ki çok ilginçti, kardeşim kotugunu boş bıraktığında çocuk yanıma oturmak istedi ve hayat hikayesi de devamını getirir tabii, rap yaparım ama dinlemem diyor. Takıldık otobüste ben sızdım beni pozantıda uyandırın dedim ama aksaraya gelmişiz. Oh my.
Aksarayda aç kaldık, kahvaltı tabağı 9lira ve ben çikolata aldım sonunda, fuck.
Açlık zor, oruç yarın başlıyor allah sabır versin.
Ankaraya yetiştikten sonra da arkadaşla takıldık ya da o bize takıldı. Tabii gasp edilme fikrini kafamıza sokmayaydı iyiydi, sihhiyede geldi babamın başına, neyseki ucuz atlattı, yaralanmadi,maddi zarar da yok.
Eh, kardeşle ben topuklari yaglayip arkamıza bakmadan hastaneye koştuk.
Bundan sonrası sıkıntılı.
Hacettepeye memleketten sevk aldım.
Çocuk onkolojiye alamadım çünkü yaşım geçmiş, çocuk diilim.
Yetişkinde de randevum yok ve sevkim kabul edilmedi.
Rapor çıkarmayi denedim olmadı, çünkü giriş yapmadan rapor çıkarılmaz. Acıklı.
Numuneye gönderdiler gittim.
Ibni sinaya gittim
Dışkapı ulusa gittim, aynı gün içinde 70 lira taksi ve yol psrasiydi. Artı olarak işlerimiz hallolmadigi halde, annemin telefonla arayıp stres olması ayrı bir sıkıntıydı. Dayanamayıp geldi o da devamı
Ikinci gün
Akşam çıkan anne sabah Ankaraya yetişmiştir, böylece yine yorulmalar gerilmeler. Annem çılgın.
En sonunda keçiörene kadar gittik, bardağın taştıgi noktada annem hekime kızınca "Sağolun hocam elinizden geleni yaptınız" diyip yatıştırdim ortamı.
Ordan ayrılınca da atatürk eğitime gittik ve orda kaldık, hastane güzel, personel iyi anlayışlı, ne biliyim hoş ortam.
Tahliller yapıldı, tomografi çekildi. Tertemizim lanet olsun bu sene de aksiyon yok, şaka şaka bu yaşadıklarım bi sene yeter.
Anne ile taban sisirdikten sonra "biz buralardayız biraz gezcez" dedik ve annemi yarın sabah memlekete yolluyoruz.
Gezmiş sayılırım ama sadece hastaneleri;
Tespit :
Beytepeyi görmedim ama Atatürk Eğitim mükemmel
Hacettepe eskisi gibi değil :'"''(
Numune yardımsever insanlara ve kanatsız melek sekretere sahip
Ibni sina mükemmel ama biraz daha cool takılan bi yer gibi geldi, hacettepeyi sevmiyor olabilirler, haklı da olabilirler
Ulus dışkapı, insan populasyonu nedeniyle çılgınlık yapmak isteyenlere tavsiye edilir ama normal zamanlarda tuvaletini bile kullanmam
Keçiören, uuh beybi, dindar insan nüfusu hissedilir derecede fazla, bu güzel bişey ki başımiza kötü bi olay gelmedi. Hastane güzeldi, ilgi alaka hoştu, şayet acaip kalabalık. Buna rağmen işimizi yani görüşmemizi yapıp 1 saat içinde terk ettik.
Böylece Ankarada görmediğim kaç hastane daha kaldı toparlayabilirim.
Bugün de hacettepeye gittik çocuk cerrahi rapor tamam, poliklinikte irakli aile vardı annem arapça tercümanlık yaptı resmen, hayran kaldım sadece. Ben anlayamadim pek, biraz garip. yenisehire gidip görüşmeyi de yaptık ama siz siz olun pazar varken katlı otoparkın orda takılmayın , en büyük delilik kalabalığa dalmamiz oldu.
Bu hafta bu kadar psikopattım ama kimseye zararım olmamış, zarar veriyorsam uzak durun bu kadar net, alınıp çekip gidenler oluyor ben de mal mal mesajlar atıyorum istemeden kırdığım cam insanlara. Atmıyorum artık, ne haliniz varsa görün arkadaş, bu saatten sonra ne trip çekerim ne trip atarım, saçma zaman kayıpları.
Hadi gittim ben, yarın rel-i görürsem boğazına yapısırim, yine görüşemedik ve ben bundan korkuyordum. Bişeyi ne kadar çok düşünüp kafamda kurarsam olma ihtimali de doğru orantılı azalıyor.
Işin güzel tarafi gençlik parkı, kızılay ve öyle garip etkinlikler yapıyoruz yarın, takılmak isteyen varsa oralardayım.
Hadi gittim.

Pazartesi, Temmuz 16, 2012

Anlamsız 16

Ankara'ya gidiyorum, kafa dinlemek ve diğer şeyler.

Yorum Konseri Vardı

Bu ara konserler falan havada uçuşuyor ya da nasıl bir başlangıç yapacağımı bilemedim. 
Dün kuzenin düğünü vardı, düğüne bilmem neye gitmeyi daha doğrusu ailece toplanılan mekanlardan nefret ediyorum ki bahsettiğim ailenin içinde pek bayılmadığım insan toplulukları olunca. 
Neyse, gitmedim zaten.
Dün PES yaptık, kuzenlerle. Komşunun evinde. Laptopu dışarı çıkarıp turnuva düzenliyor adam kaç zamandır. Kötü oynadım ama adamlar benden daha profesyonel, sonunda bi galibiyet alabildim, mutluyum. Bol bol espri, komiklik, sohbet, muhabbet. Deli gibi eğlendim. 
Konser için diğer komşuya sordum, belli olmaz falan mesajlar atıyordu. 
Sonunda kesin karar alıp çıktım evden, kardeşlerimi resmen terk ettim peuehaha! Yerel tv kanallarının birinde yabancı sinema filmi izleyeceğime, giderim konsere kurt, pire ne dökülüyorsa artık. 
Konser alanına yetiştiğimizde Karadeniz türküleri geliyordu uzaktan. İsmail Türüt'ten ve Davut Güloğlundan hatta minyatür kadın türkücüden gına gelmişken. Uuuy, ne oluy la?! diye atladım kumsala tabii ama adamlar öyle bir eğlendirdi ki, Yorum üzgünüm sıra sana da gelecek. Keşke bitmese diyorsun, caz falan coverlamışlar türküleri, Kazım Koyuncu'dan bildiğimiz türküler, bilmediklerimiz, horon. Horon bilmediğim için, yerimde Evereste çıkan dağcı kıvamında titreyen hareketlerle ritm tutturmaya çalıştım. Olamadı ama eğlendim, çok çılgıncaydı. Hatta solistin arada coştuğu ve "Veehhuhhuuu!" diye bağırdığı kısımlarda ben de aynı şekilde bağırdım, tabii etraftan garip bakışların esiri oldum. Biraz sonra Yorum çıkınca sahneye, Eeaaah, bitmeseydiniz oluum! diye içimden geçirince bu gece uzun olacak bebeKim diye de düşünmedim değil hani. 
Yorum protest müzik yapıyor bilmeyenler için. Ben de ne yalan söyliyim, eskiden bayılarak gittiğim konserlere bu kez eğlenemedim, sorun grupta olabilir, bende olabilir, ee o zaman neden karadeniz türkülerinde coştum?! Folk müziğe alışınca şalsdklaşsdk! Protest öyle kaynamış oldu, sıkıldım. Şarkıları da ezbere bilmeyince, bazı kısımları söyleyip diğer kısım unutulmuş olunca, öyle bir konser daha gitti bitti, zaten açtım hani, ne enerjim kalmış ne bişeyim. Sindirim sistemim çökmekte, hala devam ediyor evet. Bugün de yolcuyum ben, bir kaç saat sonra Ankara'ya doğru yol alacak olan otobüsün 1 nolu koltuğunda sızmış olurum. 
Birkaç video çektim ama sahne ışıkları yüzünden dötüm gibi oldu video. Atamam, ısrar etme atamam yahu!? Şaka şaka, bakalım pc'de iyi görünürse bir hafta bekler böylece. 
Hea, internete ulaşmam zor diil, telefondan melefondan bi şekilde girerim sanırım. 
Hadi bana iyi yolc... 

Cumartesi, Temmuz 14, 2012

Anlamsız 15

Annem uyurken yanına usulca yaklaşıp "KAZANDIIIĞĞMM!" diye bağırdım, annem uyandı tabii bir panik, "Ne oluyo yea, açıklandı mı sınav sonucu?" diyince. "Yok yahu ama kesin kazanmışımdır" diyince  de garip hissetti sanırım, çıkaramadım ben de.

Anlamsız 14

Annemle babam çok çılgın bir şey yapmışlar ; beni yapmışlar!

Submarine -Film-


Ergen aşk hikayesi desem aklına insanın milyon tane film gelir? Yalan söyledim, milyon tane değil. Hatta sorsanız 3 tane arka arkaya sayamam. Çok ilginçti film, aşk hikayelerini sevmiyorum ben yea! Bu yüzden arada sıkıldım ama genel olarak güzeldi. Tam anlamıyla Oliver Tate'in gözünden bakıyorsunuz olaylara ve sonrası da tabii yaşınız yetişkinlik denen ve pek karmaşık olmayan düzene aitse ergenliğinize dönüp lise zamanlarınızda yaptığınız çeşitli aşklar olayları hatırlatabilir. Güzeldi film, benim için pek anlamı yoktu, gülerim diye izledim ama beklentimin bu olması benim çaresizliğim.
Ne diyorum ben yea, eğlendim yeterince ama bu yeterince pek yeterli görünmüyor.

Uma vs Selda -Acaip Eğlenceli Bir Konser Hikayesi

Ehe, gülüyorum hala çünkü çok çılgın bir geceydi adamım!
Uma Uma gel gir koynUma şeklinde dize uyduran abaza eşek, turiste saldırdı. Oha, öyle haberler vardı ama konumuz o değil. Konsere gittim ben, Gattaca beklesin, Uma beklesin.
Öncelikle, komşunun oğlu geldi. Sürekli film alıyorlardı benden, gerçi ben tavsiye ediyordum sadece onlar da izliyorlardı. Neyse, biz konsere gidiyoruz diyince ooo yea ben de gelsem mi acaba? diye sesli düşündüm ondan sonra olan oldu.
Konser alanına daha yetişmemiştik ki, inanılmaz bir kalabalık, muhteşem bi trafik, dehşet dolu saatler yaşadık. Ters şeritten girme kısmı dehşet olan kısmıydı. Yetiştik vesaire, kimi göreyim! Bugün doğumgünü olan arkadaşımı tabii, emin olamadım karanlıktı seçemedim suratını. Arıyım dedim, telefon çekmiyor. Lanet! Şşşşşt, hey! falan diye taciz eden serseriler gibi hareketler vesaire, kaldırdı kafasını "ne oluyor la" şeklinde baktı adam şok! Tabii azarladım, buraya geldiğin halde neden aramıyorsun diye. Langırt oynuyorlardı kuzenleriyle birlikte. Takıldım onlara ve ağlarımı örüp bekledim orda, neyseki bir tanıdık daha geldi bizim yaşlarımızda takıldık hep beraber. Sonrasında ise, 3 genç kız geldi T_T ben aynen şu şekildeyim, ok seksist değilim ama gençliğime verin, kızlar da rahatsız olmadı sanırım. Yani umarım, biz şakalaşıyoruz falan içimizden biri de kalkıp konuşamadı la kızlarla T_T yine dumur yine dumur. Kızlar langırt oynayacaktı ki, "ayh jeton geçmiyooo" diye bir haykırma yakarma duydum, kafamdaki sahne "o jeton köpeğin olsuuun cınım" şeklinde bir şeydi ama olamadı, elemanın biri geldi, "aaha geçti işte" diyip gitti. UUhh beybi, hayatımda yaşamadığım çılgınlıklar yaşadım, sağa sola sataştım, acayip eğlendim, dayak yemedim, çılgınlar gibi yürüyüp, deli gibi, mal gibi, serseri gibi yaşadım o birkaç saati ve inan bana hayatımın en güzel saatleriydi bunlar :') -duygusal anlar-
Konser başlamadan önce, konuşmalar, şakalar... -Burda komşularımla eğlenebileceğim hatta coşabileceğim fikri kafama yerleşmişti, kopan kişi bendim, hayal çekmeyi bilmese de halay başı olan da, ben o anda kendimden başka kimse yokmuş gibi eğlendim. Çok çılgıncaydı bebeeeek!! Vuhhuhuhu! Aynen öyle Vuuhhuuu diye bağırdım, şarkı sözlerini bilmesem de mırıldandım, sarhoş değildim ama inanılmaz derecede psikolojik sarhoşluk yaşadım. Garip garip bakan gözler çükümde değildi, bağırdıktan sonra utanmadım, bana çarpan insanlara laf atmaktan da, ne biliyim karanlıkta yaşamayı seviyorum sanırım ya da "kafam en güzel bu saatlerde çalışıyor" dediğimde ciddiye alınmalıydım. Öyle bir zaman gelecek ki uykusuz kaldığı için şikayet eden insanlardan olmak yerine, ooohh mis serin serin ders çalışıyom haftaya finalim var lan diyeceğim günler... Eeaa sınavdan kim bahsetti olum, yakarım lan!
Konser sırasında terlemeler, soğuk almalar, karında biriken gazlar ve kuruyan boğazı saymazsak bombaydı bebeğim!
Konser bitti.
Bitiminde posterlere gözüm takıldı, hatıra olsun diye asacağımdan değil. Aldım ama 100 lirayı bozar mısın diye öküzce bir hareket yapamazdım 3 lira için, kafamda posteri 1.5 liraya almak vardı ama bütün şirinliğime rağmen 3 tlye aldı ablalar, alacağınız olsun lan!
Eve dönüş
Arabada biraz bekledik 1 saat kadar. SOOOOonra! Kimi gördüm tahmin edin, ilkokul arkadaşımı bir ara bu kızdan hoşlanıyordum ama olamadı "kader ayırdı bizi..." o konuya girmek dahi istemiyorum, kız beni gördü, arkada babası ve annesi, ben kafamı çevirdim o tanımamış gibi dehşete kapılan gözlerle bakınca. Sahilde yürüyelim dedim komşuya tabii amca komşu da geldi, yürüdük hep beraber. Kız oturmuştu ailesiyle, yanlarına gidemedim. Gitmek istemedim açıkçası, gereksizdi. Sahilde komşumu fotoğraf çekerkene, "hadi ben de senin fotonu çekiyim" diyince soğuk terler, aktı boşaldı resmen. Tamaam, ama denize doğru diil dedim, çekti. Sonra da denize doğru çekilince suratımda patlayan flaş, resmen ben buradayım diye bağırıyordu. Utanmadım yine, güzeldi her şey.
Eve dönerken yine arkadaşımı gördüm, vedalaştık tekrar ehehe.
Eve dönüş bitemedi, yolun sonunda arızalanan araba resmen komediydi, itiyoruz hep beraber eve 20m kala çalıştı laşsdklasdlşasd ayak mayak kalmadı bende.
Hadi eyvallah! 

Cuma, Temmuz 13, 2012

BabyFace Finster'sal Meseleler

Sıcaklardan bunalıp dışarı çıkmaya cesaret edemeyen insanoğlu, kendisi için ve insanlık için büyük bir adım attı, adımın sonucunda bir kaç şey oldu tabii ama öncesinde ;
Finster, olum Bugs Bunny seni sevip annelik yaptıysa, beni yoldan çıkarırlar :''') napcam lan?!

Berbere gidildi. Şu an öyle hafiflemiş hissediyorum ki, en az 5 yaş gençleştim. Bu kötü bir şey çünkü bebe gibi oldum. 15 yaşıma geri dönmüş gibiyim, korkunç! En azından Ankara'ya giderken asker kimliğimi alırsa 15 yaşımdayım ühühüehe şeklinde ağlayıp adamları ikna edebilirim gibi. Edemem tabii ki, kelepçeyi vurduğu gibi bebek surat finster gibiyim. Bu kadar abarttıktan sonra, devam ediyim. 
Döner aldık kardeşle birlikte, ben arkadaşımla konuşurken o da siparişi verdi. Arkadaşın doğumgünüymüş, facebooktan öğrendim ben de.
Selam nasılsın? dedikten sonra Bugün doğum gününmüş dedim güldüm. Eee biraz öyle oldu falan dalga geçiyoruz tabii, ilginç euehue dedim ben de. Kutlamam demiştim. Güldük bayağı telefonda, pazar günü de PES yapma ihtimalimiz var ki güzel olur, inşallah olur. Sonuçlar açıklanacak çocuk stresli, sen bize gel kötüyse sonucum annem senin önünde kızmaz diyor. AAaagghhrrrr
Yemeği aldık falan, hiçbir fantezisi de yok hani bugünün. 
Dolmuş şoförünün ayağını motorsiklet ezdi, göz göre göre ezdi la adamı, ilginç bi an asldkasdşl. Adamın yerinde olsam "tut o motorsikletten indir adamı, geç üzerinden motorsikletle" tabii biraz küfür vesaire.
Geldik yedik yemeği, bişiy de olmadı ilginç hani. Allahım sınav sonucum ne olursa olsun açıklansın bir an önce de siktir olup gideyim buralardan, sıkıntıdan ölme ihtimaliniz %200. 
Bugün film izlerim de akşam Selda Bağcan geliyor, headbang yaparız biraz, festival mantığı bu. Deniz kenarı cazip geliyor, akşam mis gibi esiyordur ama o kalabalığı göze alıp gitmek çük gibi kumlarda yuvarlanmak ya da kum yutmak ya da soğuk çarpsın ondan sonrası malum.
Gitmek istemiyorum, oturup film izlerim de dünkü aksiyondan sonra sakin bişiyler de kesmez artık, bilimkurgu desen Gattaca var Ethan Hawke ve Uma Thurman oy Uma Uma gel gir benim koynuma, oooyhh kafamdaki saçla doğru orantılı olarak fena bi abazalık seziyuurum. 
Teşekkür eder defolup giderim.

Perşembe, Temmuz 12, 2012

Bütün Pezevenkler Pazarlar ama Pazarlamacılar Pezevenk Değildir.

Dün güzel bir gündü, akşama kadar. Akşam dünden sayılmasaydı dün güzel olabilirdi ama dünden bahsetmek istemiyorum.
Bugüne gelecek olursam ;
Kardeşin ergen davranışları umarım son bulmuştur, telefonunu değiştirecek şu kampanyalara bakıyoruz, cep hırsızları. Bilmem kaç adet şirket ve kaç adet olduğunu bilmediğim tarifenin içinde, şu telefon 19.90 diyip 69.90'ı geçirenlerden bahsediyorum. Telefona bakıyoruz falan, bu güzelmiş -130 lira, şu iyi sayılır -70 lira, şu berbat 1 yıl sonra çöp olur olum o ise 41 liraydı, afedersiniz ama anaları güzel miymiş? Soramadım, fırsat olmadı.
Adı lazım olmayan telefon bayiisine girip telefonu inceledik bir güzel, kardeşin ağzı sulandı. Olum oyuncak gibi bişi la bu?! desem de, ı ıh, nuh diyor bişiy daha demesi gerekirken kalıyor çocuk öyle. Aklıma 5800'a aşık olduğum zamanlar geldi, heyt gidi ergenlik sen cansızlara aşık ettin şu bünyeyi zamanında püüğğğğ, önüme gelene aşık olduğum zamanlar da vardı ama o zamanlar şimdinin SBS'si eskinin LGS'i idi. Heyt gidi, kız beyaz tenli ve kuzenimin kankasıydı. Benden 4 yaş büyük olması sorun diildi, ah bu aşk iflah etmez beniiiiiğğ, şeklinde yana yakıla giderdim dershaneye, sırf onu görmek için trabzanlardan sarkıp düşme tehlikesini göze alıp sınıftaki gülüşmelerini izlerdim ki... Eeaah, ömürden ömür alır. Sonra ne mi oldu? Benim kuzenlerden biri, bu kıza onu sevdiğimi söyledi? Neden mi? Çünkü ben o kuzenlerle kavga etmiştim ve onlar intikam aldılar! Çok acıklı la, her hatırladığımda canım platoniğim gelir aklıma. O şu an hemşirelik okuyor, bitirmiş bile olabilir. Son gördüğümde, gözaltları morarmış, beyaz teni ise saydamlaşmış gibiydi. Acaba bu kız vampir miydi? Susamış gözlerle bana baktı ama beni tanımadı, bıyığı terlememiş sübyandan, hafif sakallı bi adam dönüşmek, kokumdan anlardı lan vampir olsaydı. Bendeki de fantezi hani. Öyle işte bu da bir anı, nerden nereye.
Berbere gittim, 1 saat sonra gel diyince, '^%+^&/()/ öyle oldu. Saydım içimden. 1 saat çok, ben eve gidiyorum yea, bekleyemem dedim. O zaman yarın gel dedi, la pezo zaten yarın için müsait olduğun bi zaman istiyoruz dimi? Yok adam sabırsız, adam laf adam kuru gürültü.
Kontör yükledim, otobüs biletlerimizi aldık kardeşle sonrasında ev.
Komşularla takılıp biraz PES oynayıp yine dağıttım diyebiliriz. -PES bana iyi geliyor.
Ondan sonrasında ise 4 patlıcan dolması ve avuç içine sıkacak kadar yaprak sarmasını yiyip üzerine de bir bardak ayran, ooh kilo almaya başlayabilirim. Sabahları da tereyağı yiyorum, bu sıcakta evet, karaciğerim yağ bağlamazsa iyidir.
Film izledim yemekten sonra, sonrası malum burada buldum kendimi. Drive güzel film, oyuncuları da hakkını vermiş diyebilirim. Konu da abartılmadan sakin sakin ilerleyip, yapışıyor surata. İyi bir ses sisteminiz varsa hoparlörü açın bir güzel öyle izleyin derim. Araba takip sahneleri, acaip kaliteli.
Eaah, ondan sonra facebookta sohbet muhabbet, uzun zamandır görüşmediğim, liseden beri bağlantımızı koparmadığım arkadaşım aradı 15 küsür dk konuşmuşuzdur. Annem de içeriden, "kapat şu telefonu artık" diye isyan etse de bulmuşum arkadaşımı bırakmam, tabii azarladı biraz. Olum git sosyalleş diye, amq sosyalleşcem sen ne bok yiyon orda diyince"yaz okulu", beni mi bekliyorsun, iyi bir dayağı hakkettin dedi, eğlendik bayağı. Bu adamı seviyorum ben ya, harbi dost olursa bu adamdan olur. Keşke daha yakın olsaydı evlerimiz, mesafelerin amk! Telefon desen, internet falan? Siktir ederim o adamla rakı masası kurup kendimizden geçme planları yaptık, antrenman yapıyorum olum senin yüzünden diyince güldü bayağı. Umarım aksilik olmaz da takılırız hacı ya!
Bugünlük bu kadar, platonik aşktan, harbi dosta kadar aradığınız her şey -pazarlamacı gibiyim, pezevenk demeyin şuna-

Drive (2011) -Film-



Tamam ya anladık, karizmatik adamsın vesselam!
Ryan Gosling, az konuşan soğuk adam, sürücü. Biz ona "şoför" diyelim. Şoför, Irene ile komşudur, Benicio adında bir oğlu vardır Irene'nin. Şoför ile bu ikili arasında bir çekim olur. Aşk diyin siz, bence başka bir şey var. Irene'in kocası, Standard. İsim garip olabilir, adam hapiste. Evet, şoför evli bir kadınla yakınlaşmış hatta ileriki zamanda hapisten çıkan kocasına yardım bile edecektir. Olaylar ve olaylar, bir insan yeni tanıştığı insanlara neden bu kadar bağlanır? Neden onlar için kahramanlık yapmaya çalışır? En önemlisi kötü adamları gördüğü yerde neden anlamadı? Aşk her şeyi affeder mi dersin zamanla geçer mi? Aşk diyelim ok, Irene aşık olunmayacak kadın değil, peki bu kadın ve küçük Benicio için değer miydi be adam demenize neden olacak, hayatın gerçekleri ve dibinizdeki insanları sorgulamanıza kadar varmaz ama güçlü kadrosu, iyi yönetmeniyle "vuhuhuh!" anları yaşatabilir. Ben burda film incelemesi yapmıyorum yanlış anlaşılmasın, izlediğim beğendiğim filmlerin listesini alıyorum, kendim için yapıyorum çok bencilimdir, teşekkürler evet bu kadar ve birkaç şey daha ;
Filmin mükemmel kadrosundan bahsettim zaten.
Kan var Şoförün suratında, burda olanlar uh beybi!
Aksiyon dediğin vurdulu kırdılı bilmem neli olur diyenlere,
Jason Statham olsaydı, Irene ile yatardı. Çünkü Jason Statham oynadığı filmlerde iş bitiricidir. Bunda durum biraz farklı 21.yy kahramanı gibi adam.
Kan var meme var, kan biraz fazla meme az, olması gerektiği kadar diyim ben en iyisi.
Aferin Dublör-Şoför, iyi iş çıkardın.
I love u Irene demez Şoför, öper. Ben de öyle yapcam :')
Burda "ah bu aşk iflah etmez beniiiiğğ" diyordu Nev -şaka-
Bu alttaki dialogla da bir nevi rehberiniz olayım ; Oha diyebilirsiniz bazı sahnelerde, kafam dağılsın diye dram izleyince daha kötü oluyorum Requiem for a Dream'den sonra toparlanamadım ve yorumlar-diğer bloglara attıklarım dahil inanılmaz bi tutarsızlık yakaladım. Bu film beni sarstı biraz, toparlandım ehehe ne mazo adammışım ben yea?!
Dialog;
-Kötü adamı gördün mü? Şoför
-Evet. Benicio
-Nerden anladın?
-Çünkü...o bir dolandırıcı
-İyi dolandırıcılar yok mudur? 
-Hayır, ona bir baksana. Sana iyi biri gibi mi görünüyor?


Müziklerinden bahsetmedim mi?! Tüh! Filmin müzikleri o kadar güzeldi ki başlar başlamaz sarıyor zaten, uygun sahnelere uygun müzikler. Aferin yönetmen, Cannes'da ödül aldığını söyledim mi? Normalde takılmam alınan ödüllere, dikkat edilirse de bahsetmedim şimdiye kadar, bana ne ödülünden, film güzeldi.
Müzik ; A Real Hero - College & Electric Youth
Elektro mu bu, elektroysa eğer ben sevmiyordum elektro falan ama sanırım hakkını vermişler, helal olsun diyelim.
İyi seyirler millet. Mutlu olmak için izlemeyin sadece izleyin.