Salı, Ağustos 07, 2012

I'm a Cyborg but That's OK! -Film-


OldBoy'un yönetmeni Chan-Wook Park'tan duygusal ve bir o kadar sıradışı bir film.
Konusuna değinecek olursam, kendisini cyborg(insan görünümlü robot-basit anlam-) sanan genç bir kızın başına gelen sıradışı olaylar. Akıl hastanesine kapatılan büyükannesinin ardından, çalıştığı fabrikada intihara kalkışması nedeniyle  güzel kız Young-goon da akıl hastanesine kapatılır. Genç kız cyborg olduğuna inanmakta fakat bunu annesinden başka kimse bilmemektedir. Yemek yememek için direnen, yerse bozulacağına genç kız akıl hastanesinde tanıştığı sıradışı insanlarla kaynaşır ve ondan sonrası ise olaylar işte. Park il-sun adındaki genç adamın kızı farketmesiyle başlayan olaylar, filmin sonuna kadar bu güzel birlikteliğin ve verilen güzel mesajlarla süslenmiş. Sıradışı görünse de film monoton hayatımıza göndermeler yapıyor -filmdeki 7 günahtan biri: Bitkinlik Yasak. Bunun gibi mesajlar da kondurulmuş böylece tadından yenmeyen muhteşem olmasa da hoş ve kaliteli bi film ortaya çıkmış. Oldboy'u izledim mükemmeldi, Vengeance serisini izleyen birini tanıyorum o da serinin mükemmelliğini anlatır durur Chan-Wook adını duyunca fakat bu film diğerlerine göre aşırı normal kalıyor ya da bana öyle gelmiştir, normallik terazim sanırım biraz şaşırmış durumda. Dediğim gibi yeterince sıradışı ama ince mesajlarla fazlasıyla içimizden biri bu film.
Filmde şarkı söyleyen ve çocuk korosuna alınmadığı için 31 yıldır şarkı söyleyen kadının sesine hayran kaldım, ve il-sun'un da sesi güzeldi. Müzikler genel anlamıyla sakin ve huzurluydu, hoş.
İyi seyirler.

Dipnot: Kore hayranı genç kızlar için ;)
Rain (Jung Jihoon)

Pazartesi, Ağustos 06, 2012

City Island -Film-


Filmin direkt konusuna girecek olursam ;
Küçük bir adada yaşayan sıradan görünen ama bir o kadar da sorunlu bir ailenin hikayesi. Ailenin bütün fertlerinin sırları var ve bu sırlar gizli kaldıkça büyüyüp sıkıntılı hale gelmeye başlıyor ne yazık ki.
Filmin son anları haricinde pek bir kopma noktası veya dur şurda bir değişiklik olsun da neşemiz yerine gelsin diye beklemeyin. Son çok güzel bağlanmış ama sırf sonunu görmek için izlenebilir.
Lars and the Real Girl'de izlemiştim Emily Mortimer'i, iyi oyuncu, City Island filminin de anahtar noktası.
Andy Garcia, ne yazık ki Godfather serisini izleyemedim ama Ocean's serisindeki Terry Benedict rolüyle sevdirmişti kendisini, diğer filmleri de izlenir adam işinin hakkını veriyor.
Uzatmanın anlamı yok, diğerlerine haksızlık oluyorsa da kusura bakmayın gençler.
Konu  - 6/10
Oyunculuk - 7/10
Müzikler - 8/10
Vakit geçirmek için izlenmez, boş zamanınızda ise takılın ya kafanıza göre.

Pazar, Ağustos 05, 2012

Ben Ölmeden Önce...


Umarım CandyChang blogundan alıntı yaptığım için kızmaz, link şurada : http://candychang.com/

Bu öyle bir proje ki duvara yazılan Before I Die...dan sonra bırakılan boşluğa sade vatandaş olarak gidip yapmak istediğiniz şeyi yazıyorsunuz, proje birçok ülkeden destek görmüş, acaba diyorum... Yok boş ver, Türkiye'de de mümkün olabilir mi? diye ama sosyal mesaj vermeden çekip gitmem, biz o duvara hayallerimizi yazamadan ölmüş veya tutuklanmış oluruz.
Stumbleupon'da buldum, blogcuysanız Stumble çok güzel. 

Öeh'lerden Beğen

Öeh,
  •  Tercihler dün sondu sanarken ben pazar gününe girmiş olmamızı şaşkınlıkla karşıladım an itibariyle.
  • Tercih yapıldı, bol dua alındı, annem de gitmiş dua etmiş bol bol, sağolsun, bütün dua edenler. İnşallah kabul olur da biraz yüzüm gülsün yea :) -şu smiley'ler işimi görmez oldu.
  • Cuma günü bir de Batman'i izledim ki beni o anda görmen lazımdı, kendimden geçiyorum ben film izlerken, evet bu yüzden de yalnız izlemeyi tercih ediyorum. Millet psikopat olduğumu düşünsün ama bari somut olarak görmesin.
  • Bilgisayarım Cumartesi günü pert oldu, dün oluyor bu tarih, kafamdaki takvim karmakarışık. Tam tamına 8 saat! Yanlış duymadınız 8 saat boyunca uğraştım, yüzümü bile yıkamadım bilgisayarı yapcam diye, alakası yok ama yıkamadım, gözlerimde garip yapışkan şeylerden vardı, çapak dedikleri. Çapak demeyi sevmiyorum ben. Çabalarım sonuç verdi, ve 2 komşunun 2 bilgisayarı sayesinde oluşturduğum Linux Mint Maya DVD'sini yükledim, Linux Mint ailesine sevgilerimi yolluyorum, param olunca bağış yapacam söz veriyorum buralardan.
  • Bıkkın bezginim bilgisayara olanlar yüzünden, denemediğim işletim sistemi mi kalmadı? Etmediğim küfür mü?! Bol bol sinirlendim, stres oldum. Babam da arıyor gurbet ellerden "N'apıyorsun?" "hiç baba bilgisayar bozuk, ehe :'). Yapıyorum ben de, dedim. Olmazsa da götürürüm tamir etsinler" diyince "götürme..." dedi en üç noktalısından. Öff sonra da anladım ben sorunu, bizi msn'de görüyor anca, caney yea! :') Bu yüzden de sıkıntı yapmış, bayram bayram da Suudi hükümeti katı katı kurallarıyla ezerken babamı, napsın olum adam dört duvar arasında, anca benim maymunluklarımı görür msn'de, kardeşimden beterim, yarışırız! :D *bu kısım abartı değil ama coştum kabul
  • Hea, bi de kuzenim sözlendi, yeah! Ama beni davet etmedi, kendi kardeşi bile gitmedi nasıl sözlenmedir bu allasen? Ama nişana davet ederse giderim, yoksa? Nişan olmadan mı evlenecek? O zaman düğün? Neyse, mutlu olsun tek derdim düğün olsun. Severim kendisini, bayılırım, devrimcim benim yea yoldaşım cınıms! -bu ara çok emoyum kurtarın olum beni! Cinsiyetçi değilim ama herkese olum der oldum, oğlum yani! Yardım?! 
  • Doktora gidcem gidcem diye diye diye, gidemedim, en iyisi doktor fikrini yok etmek kafamda, kendimden başka kimseye ihtiyaç duymak istemiyorum. 
  • Hea, bi de amca mevzusu var ki tadından yenmez; iğrenç yani o anlamda. Vasiyet, veraset, toprak, mal, mülk... canınız cehenneme sizi lanet olası koca kıçlı açgözlüler! 
  • Film de izleyemiyorum ki, hayatım film ahahha klişeye de bağlarım.
  • Evet, müzik, film, ne gördüysen hepsi silindi gitti harddiskten. Napıyım ben şimdi? Ha fotoğraflarım ve müziklerim telefonum sayesinde kurtuldu. Telefonla birlikte gelen 50 gb'lık BOX cloud ile birlikte*Box Cloud 50gb'lık alan sunar ve her şeyinizi bunun içine atarsınız, böylece silinmezler :) çok yakışıklıyım bu arada, şaka yapıyorum. Film demiştim en son, 120 gb'lık arşiv, kolay değil ne yönetmenler, ne güzellikler gördü 120gb ama olamadı kıydım, neşter darbesini şah damarına saplayarak.
  • Harddiskim 47derece, İşlemci de sapıtıyor arada 80'i görüyor, ebesini de göstercem ona sanırım termal macunu erimiş gitmiş ya da fan tozlanmış, who knows?
Bugün Jove'un doğum günü, kutlayamanın kulağına rapido kalem kaçsın beyni mürekkep dolsun. Ben kutladım. Mister Mustache ile birlikte :-{
Gecenin bu vakti ne mi yapıyorum? Hiç, müzik sadece.

Cuma, Ağustos 03, 2012

Batman: Kedi Kadın -Oh Baby- Uyarı:Küfür içerir

Selam,
Dün neler oldu neler sayalım bir bir;
Akşamından ayarlanan sinema planlarıyla birlikte canımıniçinin endodermi dostum Şahin'i mesaj yağmuruna tuttum. Sinema planı yapıldıktan sonra anneyle para konusunda anlaşamadık başlarda ama sonunda 200 lirayı cebe indirip gittik, tabii ki harcamadım. Şahin bizim eve yakın değil, bu yüzden dolmuş şoförüne onu yoldan alacağımızı söyledim, sağolsun amcam kırmadı aldık adamı.
Sinema salonu için Avm'yi seçmiş olmam benim eşekliğim ki bilmiyordum böyle olacağını 3D seçenekli tek film Buz Devri'ydi ki biz Batman için gitmiştik. Batman için 3 bilet aldık ve arkamıza yaslandık tabii, çok eğlendim film boyunca,seriyi izlememiş olmam konu ile bağlantı kuramama sorununa neden olmasına rağmen bile sıkılmadan izledim ama karakterleri tanımıyor olmak sıkıcıydı. Film boyunca Anne Hattaway'den ne kadar nefret edilebilir, neden nefret edilir diye düşünürken bir kaç kelimeyle anlatıyım ; kadın ateşli olabilir evet ateşli ama bana fazla egoist geliyor, ben yaparım ederim gibi, küçük dağlar benim, büyükleri de babamın gibi anlatabiliyor muyum?! Bu yüzden sevmiyordum kendisini ama Kedi Kadın rolüyle tavlayınca beni, Bruce'u her öpüşünde ise sesli sesli "KEVAŞEE!" diye bağırınca, hatta filmde bir karaktere sesli sesli OROSPU! diye bağırdım ki salonda az kişiydik. Filmin sonunda ise yaşadığım mükemmel olmayan şok, çünkü tahmin etmiştim, Şahin'e ve kardeşime dönüp "gördünüz mü lan?! valla tahmin ediyordum!" diye tepki vermeme neden oldu, filmin devamını bekliyorum umarım bu kadar eğlenceli olur, keşke Joker'li kadar iyi olaydı ama Heath Ledger işte, bizi terk etmeseydin bu kadar erken be hacı!
Yemek yemeğe gittiğimizde ise ramazan nedeniyle boş olan mekanlar ki buralar karışık inançlara ev sahipliği yapmasına rağmen bu durumdaydı. Mekan seçiminde kardeşe güvenince yaşadığımız hayalkırıklığı ve bozuk mide cabası. Eğlendik, mutluyum, arkadaşımla kardeşimle vakit geçirmek güzel. Antalya'dan İzmir'den de gelen arkadaşlarım olunca da değmeyin keyfime, bu ara çok çok sosyalleşme derdindeyim evden çıkınca kendimi "sirkte kapalı tutulduktan sonra bomboş savana bırakılan aslan yavrusu gibi hissediyorum" ürkek biraz ama yeterince adapte olabilen bi şekilde.
İlacı hayatımdan çıkardıktan sonra da hayatımda birkaç şey değişti gibi, en azından ilacı bırakmanın faydasını gördüm de ne zamandır doktorla görüşmek için güneşin biraz sevimli hale gelmesini bekliyorum. Bu sıcaklarda çıkılmıyor.
OSYS ise bekleniyor dört gözle, umarım sonuç beklediğim gibi olur annem bugün bol bol dua etti de ben çıkamadım işte.
Kendime iyi bakıyım, en azından şu sindirim sistemim toparlasın kendini.

Salı, Temmuz 31, 2012

Sony'den Haber Var!!! -TEKNOLOJİ-

Selam millet!
Bomba gibi bir haberle karşınızdayım tabii bu haber sadece Sony Ericsson sahiplerini ilgilendiriyor.
Geçtiğimiz aylarda Sony'den büyük bir atak geldi ve 2011 Xperia serisi telefonlarına Android ICS güncellemesi getirdi. Facebook entegrasyonu ve performans iyileştirmeleri derken bazı kullanıcılar problem yaşayıp GB'ye geri döndüler, ben hiç sorun yaşamadım şahsen arada ram'den dolayı çektiğim sıkıntıları gözardı ediyorum, seviyorum telefonumu. İnternet bağlantısıyla ilgili de bir bağlanamama sorunu oluyordu onu da halledince şirket, gözümde büyüdü çekikler!

Geçtiğimiz hafta içinde Sony Facebook ekibinden gelen bir açıklama bütün Xperiaseverleri üzdü. Açıklamada 2011 Xperia'ların Android 4.1'e yükseltilemeyeceği yönünde, gelen tepkiler mi büyüktü, kullanıcılar mı iyi örgütlendi bilemiyorum ama Sony ekibi yaptığı son açıklamayla 2011 Xperia serisinin 4.1'e yükseltilebileceğini açıkladı, sevgili çekik Sony ekibi ve çekik olmayanlar, seviyorum sizi ulan!
Sony'den gelen son haberlere göre, Sony Tablet S serisinin ikincisi daha ince ve daha hafif olacakmış, adı da Xperia'lı bir şey olacakmış. Nvidia'nın Tegra 3 platformunu kullanacağı dedikodular arasında, dedikodular haklı olabilir çünkü 1. nesil tabletlerinde Tegra 2 kullanmışlardı, bu tablet için de bir Tegra 3 düşünülmesi pek muhtemel.
Asus'un T700'ünden daha güzel olursa Sony Xperia Tablet S, piyasaya yeni bir soluk getiren Sony'nin işleri kızıştıracağını söyleyebiliriz.

GB:GingerBread, ICS:Ice Cream Sandwich
Güncelleme tarihi konusunda kesin bir bilgi yok ama tahminlerim 3.çeyreğin sonları yani Eylül gibi elimizde olur güncelleme, umarım performansa ve ısınma sorununa çözüm bulunur, arka planda açık kalan uygulamalar da 4.1'de manuel olarak tamamen kapatılabiliyor.

Trainspotting -Film-

Uzun zamandır film izlemiyordum, uzun zaman dediğim Ankara'ya gittiğim günden beri, tv'de bile izleyecek bir şey olsa izleyen ben, akşamın serinliğine bırakıyordum kendimi, gündüz de malum bunaltıcı sıcaklar ve lanet diğer şeyler. Lanet diğer şey yok aslında sadece bir nevi toparlanma, silkinme ve onun gibi şeyler işte.

Trainspotting bir Danny Boyle filmi ; Slumdog Millionaire'i izleyip etkilenmemek mümkün değilken neden Trainspotting'i daha önce izlemedim? diye de kızdım kendime aslında.
Filmde bayağı uyuşturucu, seks ve argo var hatta bayağı iğrenç şey de. Bunları söylemek istemiyorum ama mideniz ve kalbiniz varsa izlemeyin ki ben ikisini de aldırmışım, organ mafyası tarafından kaçırılışımı anlatmadım size tabii nerden bileceksiniz, organ mafyası da tanıdık, Hacethill adında ilginç bir hastanenin garip çalışanları, devlet onlara doktor diyor, hayatımı kurtarmış olsalar da birtakım şeylerden muaf olmama neden oldukları gözardı edilemez, duygusal anlamdaki hiçlikten bahsediyorum. O zamanlar o kadar çok şey yaşamışım ki, hiçbir şey ibret alamaz duruma geldim "ok ok Requiem for a Dream" hariç.
İzleyin derim, film sayesinde de çok fantastik hikayeme göz atmış oldunuz, iyi seyirler.
Nasıl oldu bilmiyorum ama donuk adamın teki oldum.


Pazartesi, Temmuz 30, 2012

Anlamlı 10

Tercih yaptım sonunda, bu yazıyı duvarında paylaşıp dua eden 10 sevap bonusu, blogunda payl...şaka yapıyorum ama dua edin, en adi dilenciyim şu an ama dünyanın en sempatik dilencisiyim sadece dua istiyorum, karşılığında verecek bir şeyim yok, mutlu olurum en fazla.
Nereleri mi yazdım?
İzmir
Trabzon
Mersin
Isparta
Konya
Bunlar ve diğerleri de ;
İzmir
Yine Mersin
Bu listeden bir şey anlamadım olum sigigit diyen olursa da saygı duyarım, ben bol bol çiziyorum bu arada, çiziyorum ama bilinçsiz hani. Teknikleri anlamadan bilmeden, şu çizim işini ilerletcem önce! Antakyaya gidip foto çekmeli bol bol, sokak çizmem ŞBP için faydalı dedi Ustam, yeni bir usta edindim kendimi o sadece gökçe, şimdilik bu kadar.
Eren Sensei, Gökçe Sensei - yardımlarını esirgemeyen insanların yanaklarını seviyim!

Pazar, Temmuz 29, 2012

Rastgele 2




Abi bombasın ya!
Kazandığımı öğrendiğim an bu şekilde kendimden geçerim, deliririm, çıldırırım, o zamana kadar sessiz sakinim.

Cumartesi, Temmuz 28, 2012

Gecikmiş Olan - 27.07.2012

27.07.2012
Eah, böyle giriş yapali uzun zaman olmuyor ama sorun değil. Bugün kesin tercih yapmaya kararlıydim ama yapmadim. Çok açgözlüyüm kahretsin. Muhendis olmak istemiyorum hele hele dandik olarak görülen mühendislikler canım ulkemde. Peyzaj mimarligini da düşündüm, ankarada veya izmirde yaşamak bana vegas havası yaşatacaktı ama hayır ne istediğimi biliyorum artık. Ne üzerinde uzmanlasabilecegimi, deliler gibi kastiracagimi. Mimar olurmuş benden ama tembel sorumsuz ve umursamaz birinden mimar olmaz olursa da kapının önüne koyarlar twitterdan bir kap su dilenirsin. Mimar olmazsam da en yakın ihtimali şehir plancisi olcam, dubaide fıstıklarla yicem paraları görürsunuz. Arap şeyhlerinin kankitosu olcam. Lüksün dibine vurcaz beraber ; gözüm yok işin şakası bunlar ama olursam zengin biri çok zengin, kesinlikle sakin bi hayatım olsun. Olmalı. Işte böyle birşey ki ; Sabah ortalığı karıştırdim ben ama her şey kontrol altında. Kardeşim de benimle iyi geçinmesi gerektiğini öğrendi. Annem de "etrafına zarar verdiğinin farkında misin?"larla gelince. Ilacı bırakmakla doğru bisiy mi yaptım ki, koy rahvan gitsin. Ilaç asabiyetimi gideriyordu sadece ama asabiyetim, gerginligim tercihler yüzünden başka da bisiy değil, ha bi de arkadaşlarım yüzünden, hangi birini aramak konuşmak istesem müsait olmuyorlar ya az arkadaşım var ya da gerçekten müsait değiller. Ikisi de doğru malesef. Bu sefer çılgınca eğlenemedim ama bisiyler ciziyorum ben. Böyle kafama göre, karikatür gibi ama değil, Jove sayesinde oldu bi de Heidi(tavşan olan). Iyi geliyor, kafamda deli gibi dönüp dolaşan şeyleri ciziyorum hemi de paintte. Kalem boya almaya para mı var? Öyle öyle eğleniyorüm, Ankara fotosu atacaktım ki vazgeçtim. Üzerinden günler haftalar geçmiş güncel değil. Belki çizim atarim da bırak yeaa boşver Gerginlik atlatılsin, bol bol eğlenelım ve dua edin Mersin olsun ben ediyorum bol bol. Hadi si ya.
Kasabian - Shoot the Runner gelsin.