Pazar, Mart 17, 2013

Davet- ve Sonrası, hatta ertesi Günü

Selam,
Bugün günlerden pazar, dün cumartesiydi.
Dün, yani cumartesi tarih 16.03, hava rüzgarlı, saatte 30 km ile.
Hocamızın, sınıfı evine davet etme isteğini geri çevirmedik, ben ve arkadaşlarım. Önce bende toplandık, sonra da hocamızın evinde. Ama ondan önce, arkadaşlarımla birlikte hocanın evine doğru yürümeye başladık, rüzgar beni yakaladığı gibi sağa sola savururken, hayırsızlıktan nasibini almış iki 20'lik adam beni geride bırakmak uğruna koşmaya başladılar, rüzgara karşı? Bu delilik! Dinletemedim ve koşmadım, yoruldular. Onlara yetişmek için, koşar gibi yaptım, koşmadım tabii, küçük ve sevimli Heidi'nin Peter'i ve minik kuzucukları gördüğünde yaşadığı heyecanla ayaklarının yerden kesilmesi sonucunda, koşmaya çalışması gibiydi benim koşma şeklim de, ortada ne bir Peter vardı ne de kuzucuk. Buluşma yerine vardığımızda insanlar hararetli bir şekilde bir şeylerin üstesinden gelmeye çalışıyorlardı, içlerinden biri 5tl istedi, cebimdeki dolmuş parasını gösterdim. Neden? diye sorduğumda ise, "hocamız orkide seviyor..." cevabını aldım, ben de seviyorum ne olmuş? Benim için de satın alacak mısınız evime davet etsem? Siz yok musunuz siz, kötü yapmadılar para da topladılar ama bende yoktu. Neyseki, bu durumdan da sıyrılabilmenin verdiği rahatlık, yerini "elimde olmayan nedenlerden ötürü zorunda hissetme..." durumuna sokup, ufak bir panik hissine sebep oldu. Bunun da üstesinden gelindi. Rüzgardan bahsetmiştim, yürümek akıl karı değildi, dolmuş parası da bunun içindi. Yürüdüm, toz toprak saçıma gözüme kulağıma, donuma bile...doldu nerdeyse.
Eve geldik sonunda, çıkılan 6 kat, asansöre merdiveni seçenlerin koltuğa yapışmasına neden oldu, benim de tabii. İçeriden, mutfaktan, güzel yemek kokuları gelirken, yapmış olduğum geçersiz kahvaltı, ağzımın sulanmasını durduramadı. Güzel kokular içeride, salonda ise başka türlü kokular vardı, herkes tv'ye odaklanmış, kimi kendi halinde, kimisi ise...boşver. Natgeo vesaire derken, güldük eğlendik. Natgeo sayesinde, evet. Arada D.Akalın bile geldi, çok uzun sürmedi gelişi, iyi yaptı, uzun sürmemesi yani.
Yemekler hazır, börekler, falan derken. Tıkandım ve açgözlülüğümün kurbanı oldum, Kırmızı başlıklı kızın ninesini yemiş olsam mideme bu kadar oturmazdı, Elhamdülillah! Nine için değil, yemekler için.
Hm, hm...
İlerleyen saatlerde kalkıp gitme dürtüsüyle yanıp tutuşan 3 kafadar, kalktık ama gidemedik. Biraz daha oturduk, ben video çektim. Bol bol fotoğraf çektim, çekindik de. Hemen de arşivledim, telefona bir şey olur da hatıralar micropartiküllerine ayrılmasın, Vileda'yla toplamak zorunda kalırdım sonra. Paint-ball fikri güzeldi, ama mekan olarak, cık cık kapalı alanda Paint-ball olmaz, kendimi riske atamadım. Gitmeyince, gitmedik. Arkadaşlarla takıldık, güzel de yaptık. Akşam maç vardı onu izledik Real Madrid yine galip, sahi ne olacak şu Galatasaray'ın durumu, umutsuzum. Bir an paramın olmadığı fikrini unutturup kendime, arkadaşıma "Maçı izlemeye gitsek İstanbul'a, ne güzel olurdu?" dedim, "istesek bile gidemeyiz,güldü, biletler tükendi" dedi. Nasıl olur? Tükenmese de gidemezdim de. Bir an mutluluk işte. Cimbomum Galatasarayımın kendi evinde çat çat çaaaat hatta baaam güüüm diye goller yemesine dayanamazdım, umarım öyle olmaz da, olacakla öleceğe, olmak veya olmamaya, çare mi kalmadı? Geceyi arkadaşımda geçirdikten sonra, pazar sabahı.

Bugün Pazar, hava nispeten daha sakin, çok daha sakin. Sıcaklık daha düşük olsa da güneş bir görünüp bir kayboluyordu. Bütün gün evde oturup, Tutunamayanları okudum, devam ediyorum, bir gün boyunca okuyamamıştım da nasıl aklımda kaldı. Bugün ise, Süleyman Kargı ve sonrasının sıkıcılığından isyanlara gelip, ikinci bölüme kadar yetişememenin bunaltısı yüzünden mutsuz oldum biraz, yahu bilmediğim kelime olur, ama bu kadar bilmemek? Almanca Hukuk metni okusam daha fazlasını anlardım sanırım. Tanrıya şükür biraz Arapçam var, idare ettim bir şekilde, Arapça değil ama Osmanlıca kelimeleri de anlayacak kadar biliyorum işte. 2. Bölüm... Bu akşam im Juli hakkında görüşlerimi Almanca anlatmam gerek, asıl görevimden kaçmaya çalışıyorum resmen, yarınki sunumu berbat ediyorum bir şekilde, yani hiç yapmayarak. Kahretsin! Hem kimse yapmadı diye ben de yapmasam olmaz mı? gibi gerçekle bağlantısı olmayan saçma sapan düşüncelere dalıp gitmenin de ne anlamı vardı? Çok bozdun sen çocuk, çok!
Ders çalışmam gerek, belki de ondan önce Bölümümle İlgili Yazı - şeklinde bir şeyler karalarım, faydam mı olur birilerine?

Cuma, Mart 15, 2013

Türkiye Birincisi mi Oldun?

Bugün günlerden Cuma, haftanın en sıcak günü!
Dünün kritiği yapılmaz ama denenir, deneyeyim ben de;
Maddi sıkıntılar boy gösterirken her şeyin yavaş yavaş düzeleceğine bir şekilde inandırdım kendimi. En azından 450 liram kurtulmak üzere.
Dün okula erken gidip gitmemek arasında tıkılı kaldım, bir seçim yapmam gerekiyordu. Zamanında gittim ben de, erken gitseydim ne olacaktı? Kütüphaneye uğrayıp Tutunamayanlar'ı alabilirdim mesela, Salı günü kitap rafta değildi. Çarşamba da neden aptallık edip kütüphaneye gitmediğimi hatırlamıyorum, yaa işte öyle.
Dün kütüphaneye gittim, yani 14 Mart 2013, Perşembe. Okula kitap olmadan gitmemiz istendi hocalar tarafından, im Juli'ye devam yani. Filmle ilgili çalışmalar yaptığımızdan, hatta bölümün amacının gittikçe bir İletişim Fakültesi olmaya doğru kaydığından, ve böyle olsa şikayet etmeyeceğimden umarım bahsetmişimdir. Bahsetmemiş olsam üzülürüm. Film hakkında konuştuk, Almanca konuştuk tabii ki, ben az konuştum. Lanet olsun ki gözlem yeteneğim ağır basıyor bu tip durumlarda, benim söyleyeceğimi zaten başkası söylüyor! tarzı tembelliklere kaptırdım kendimi. Tembellikten bahsetmişken, bölüm birincisi olduğumdan da bahsetmiş miydim? Applaus! alkışa hiç gerek yok hem ingilizce gibi sadece "e"si eksik, siz Almanlar yok musunuz?! Metinde ingilizce veya almanca kelime kullanıp "bakın ben bir şey biliyorum, boşuna birinci olmadım" izlenimi vermeye çalışmış gibi göründüm belki. Mutluyum, Almanya'ya gidememe üzüntümü bastıran, motivasyonumu yükselten bir sınav oldu bu benim için. Bugün hocamla konuşup konuşmama konusu beynimin kıvrımlarına tecavüz ediyordu resmen, çığlıklardan arındım, somut her şeyden kurtuldum ve vazgeçtim. Evet, vazgeçtim konuşmaktan ama tam ben vazgeçmişken, diğer sınıftan bir "arkadaş" geldi ve klasik soruyu sordu "n'apıyorsun?" amerikalılara özencez illa "whats up?!". Her neyse, isterse benle hocanın odasına gelip onunla dersler hakkında konuşabileceğimizi söyledim, pragma!!! Kabul etti, hocayı ziyaret ettik. Notlarımızın iyi olması hocayı memnun etmiş olacak ki, sizin yerinize keşke diğerleri tavsiye istese, dedi. Mutlu mu oldum, hatırlamıyorum ama evet küçük bir umut? Hocam, evs(almanyaya gitmemi sağlayacak-ex-program) yüzünden motivasyonumun düştüğünü hissediyordum sınava kadar, ve öyle de oldu siz de farkındaydınız bu durumun sanırım? dedim. Hoca da aynı fikirdeymiş, quizleri dersleri sallamaz olmuştum, sallamamak evet. Bu ben değilim, çık içimden! Kitabın etkisi mi bu? Belki. Devam edecek olursam, hocadan aldığım türlü övgüler beni ve çok sevgili iki lobluk kabaetimin oturduğum yerdenbir kaç cm yükselmesine neden oldu "sendeki yetenek" dedi hafif bozuk türkçesiyle, bunu biliyordum. Egoya bak! Bir sus da tadını çıkarayım!
Bugün de günün son günü, eve uyumak için geldim. Yakın arkadaşım okula gelmedi, birinci dönem rakibim de rakibim diye şakalaştığım arkadaşla vakit geçirdim, hocayla da konuşmuşum başka bir olayım yok, uyumak için geldim ben. İnternet varken uyumak istemiyorum açıkçası ama bir şekilde...

für meine Schwester - yanaklarından sıkıp öptüm, kardeşim!

Pazartesi, Mart 11, 2013

Güya Günlük

selam, bugün pazartesi ve ayın 11'i. Hava kabul edilebilir sıcaklıktaydı, güneş bulutların arasından seçilemiyor ve bütün.insanlığı yağmurun insafına bırakmış gibi görünüyordu. Acıklı, bulutların insafına kalmış olmak, kasvetli havalarda mutsuz olmamı anlayabiliyorum artık, mutsuzluğumu bağırıp çağırabileceğim biri yerine, ulaşamayacağım ama somut.şeylere yıkmak istiyordum belki de. Evet, büyük ihtimalle aradığım cevap.buydu. Arada telefonumun alışık olduğum fakat "." ile sözcüklerin arasını dolduruyor olması sinirlerimi de bozmuyor değil. Bu zamanlarda öfkemi ne ile yoguracagimi kestiremiyorum, bi ucundan tutamadım. Dün.akşam kapanmayan salon kapısını.tekmeledim, kapanmamasına alisiktim ve bu gözüme.batmıyordu. Mutlu hissettiren.şeyler yapılmalı dedim, ve o anda iletişimi kopardım, Doctor Who vardı, dolaptan pudingimi aldım, tv ve elektrikli isiticinin karşısında sanki az önce.kapıyı.tekmeleyen kişi ben değilmişim gibi.davrandım. Biraz ders çalışırım diye kitaplarımı da getirmiştim salona ama hevesim koltuk dibinde kaldı. Insanlardan nefret etmiyorum ama tanımaya çalışıyorum bunu yaparken genelde kendime zarar veriyorum, kendime.zarar.verince de vücudum savunmaya geçip "nefret et" diye.emrediyor, karşı.koyamıyorum. Kin tutan biri miyim? Belki ama umarım uzun sürmez. Bugün yine o günlerden biriydi, öfkemin bi yerde pat diye.patlayacağı, dün.çarşıdan küçük bi çocuğun yeni bi oyuncağa baktığı sıcaklıkla ve hevesle çakı aldım, maksat adam bıçaklamak değil ama dedim ya öfkem kapı.tekmeletiyor zararlı değilim. Bir türlü konuya giremedim, parçaya giremeyen pavyon şarkıcısı gibiyim, şarkıya.giremez çünkü taciz edilir, bu eylem gerçekleşirken.rahatsız.olmaz, belki.de.olur fakat belli etmemelidir, profesyonellik. Ben de yaklaşık yirmi.dakikadır kendimi.taciz.ediyorum, memnun gibiyim, ya da role kaptırdım kendimi. Devlet dairelerinden ve işlemez hale gelmelerinden bahsetmek.için de gelmedim acikcasi, günlük.yazıyorsam eğer bunu da anlatmam gerek. 450 liramin bir anda yok oluşuna mı üzüleyim, yoksa söz verdiğim.gibi.kirami martta ödeyemeyecek olmama mi? Kızdım, bağırdım, çağırdım...Işe yaramadığını veya.yaramayacağını neden söylemediler ki önceden, tecrübe ederken.başımı.belaya sokabilirdim. Hatta.öyle.bi.şey.oldu.ki, sistem eleştirisi.yapmaya başlayıp kendimi zor.durumda.bırakıyordum ki...sovdum, ayrıldım binadan. Hem soğuk geliyor devlet.daireleri, neden daire dediklerini de.anlamış.değilim, devlet binası, devlet betonu, devlet hanesi, devlet... Sonunda son çare telefonda bağıra.çağıra tartıştığım annemi aradım, işimi halleetmiş, kadına haksızlık ediyorum kabul ama bir şekilde orta yolu.buldurdu ya alacağı.olsun! Iyi anlamda söyledim sanırım. Kitap okumam gerek.sanırım, başladım da, her şey yolunda. Suriyeliyle fi zamanında tekrar görüşürüm belki, arkadaşlarım bana yetiyor bazen.onları bile ne kadar tanıyorum? diye.sorarken kendime bir de Suriyeli çıktı başıma, ömrü uzun değildi. Isabet oldu. Anlatacak çok şey var ben çok yazdım az anlattım.

Cumartesi, Mart 09, 2013

Bıraktığınız Yerde

selam bugün.cumartesi ve bu yazı telefonla yazıldı. dünden kalan kendinden iğrenmişlik ve suçluluk hissi beni tanrının sıcak kollarına atmaya itmeye yetti bile, dün günahlarından arınmak için debelenen günahkar gibiydim, pişman mıyım? kafamı kemiren yiyip.bitiren bir sürü şey var ama onlardan bahsetmeye gelmedim, beynimin.kıvrımlarında kör koridorlarda bir o yana bir bu yana savruladursunlar da ben onlarla mutluyum, yaşadığımı hissettiriyorlar, en azından.yardım ediyorlar. Çok önemli kararlar almadan önce önem sırasına göre.mi yoksa faydanın niteliğine göre mi karar alıyorduk? unuttum ben. bazı insanlar kaçmak ister ya arada canı cehenneme dünyanın diyip kaçmaktan bahsetmiyorum, insanlardan kaçmak, kafa dinlemek icin. geri döndüğümde herkes aynı.yerinde.olur mu bilmem ama ben aynı.yerde olmazdım.sanırım. Bıraktığınız yerdeyim gelin alın beni! diye s.o.s mesajı atarım, yarı yolda bırakırım kendimi, yalnızlığımın bile tadını çıkaramam belki, ben olsam böyle olurdum da diyemiyorum, kendimi tanıyamaz oldum, ya herkesten biraz ya hiçkimse kadar yokum. bilmiyorum. gidiyorum ben, ararsanız bıraktığınız yerdeyim.

Perşembe, Mart 07, 2013

Adana*tren*Mersin

Selam, Bugün günlerden perşembe, konferans vardı okulda. Çevirmenlik üzerine faydalı bir sürü çalışması olan dünyalar tatlısı bi insanı misafir ettik. Kürsüye çıkarken aksaklıklar yaşasa da sonrası mukemmeldi. Ne demek istediğini anladım mı? Pek sanmıyorum, en komik tarafı konuşma bittikten sonra soru sormak.isteyen insan sayısının azlığıydı. Ben birşeyler sorayım diye düşündüm vesaire ama hangi dilde? Türkçe sorsam bi sürü.çevirmen var etrafta zaten ama yapamadım, salagin tekiyim ve ileride çevirmen olduktan sonra da bu günleri hatırlayıp kendime kufrederim. Dün alışveriş yaptım, aldığım bi puding, deterjan, wax... 25 lira! öğrenci olmak zor da günlerdir paradan yakınıyorum, az kaldı az ;) Bugün ne oldu? Konferans haricinde, arkadaşla Adanaya gittik, tren vesaire...ilk defa seyahat ediyordum trenle. Güzeldi. Yorucu gerçi. Adanaya yemek yemeğe giden ilk Mersinliler olarak tarihe geçmeyi.planlıyoruz, blog arkadaşımla da görüşmeden ayrıldık Adanadan, kimse alınmasın ama Mersinin gözünü seviyim! Gezi kısa sürdü gerçi, bidahaki sefere detaylı karsilastiririm da, tren? Neyse güzeldi herşey yolunda, gerginlik vesaire de kalmadı,.kafama esince kalkıp gidcem öyle, ise yarıyor. bugünlük bu kadar, tschüß!

Salı, Mart 05, 2013

Amacına Yaklaşan Üniversiteli

Selam Selam hatta , esseleeem esseleeem!!! Neden öyle dediğimi ilerleyen.satırlarda anlatıyorum; Üniversite amacına ulaşıyor! cidden. Üniversite amacına nasıl ulaşır, sorusuna cevap bulmak üzereyim. Ne oldu oğlum? diyenler olacaktır sıkmayayım. Bugün birinci dönemin ilk vizesini olduk, iyi de olduk! Güzel oldu yani, cidden. Bugün küçük bi aksilik olsa da arkadaşımın yaptığı çocukluk yüzünden-censored- devamını anlatmıyım. Dün akşam, arkadaşlarla vizeye çalışıyoruz, arkadaşımın suriyeli arkadaşıyla konuştuk bugün.de buluşup nargile içtik ilk nargilem ;') anam duymasın! Şaka tabii, kardeş ispiyon yok dimi? Güzeldi, muhabbet vesaire. Çok eğlendim ya! Mutluyum hani, gelelim üniversite ve amacına ulaşmak nedir ne değildir diye? Buraya gelmeden önce çeşitli endişelerim vardı gerçi, beep beep gerildim yahu kleine Pause- Suriyelisini tanıdım, ülkü.ocağı benzeri.mekanlardan birine gittim, çeşitli insanlarla zıt görüş aynı görüş demeden bakış.açımı geliştirmeye çalışıyorum bunda da adım atmış olmam hoş oldu iyi.oldu güzel oldu hani. Güzel bir adım attım, sınavlarım iyi, arkadaşlıklarim falan muhabbet kebap! Heaa gel gelelim, mağazalar ve kapitalizm beni kolları açık beklerken.ben nasıl dellenmiyim, ev kirasını ödeyemiyorum ona ok cozum bulundu bi şekilde erteledik.halloldu.derken, alışveriş yapmam gerek, yapamiyorum, fuck verflucht scheißE!!! iyi.başlamışken kötü bitti, akşama manchester real maçı var, hadi aslanlar real tabii , alsın!

Cuma, Şubat 22, 2013

Header Gitti!!!

Eşek ve Einstein'lı headerım gitti, Uncle Einstein dayanamadı attı semeri Eşekin sırtına deh dedi deh yavrum arkana bile bakma uzaklaşalım buralardan. Dün hesap temizliği yaparken istemesem de picasa albümleri dahil kaldırdığım için "iyi b.k yedim" blogumdaki görseller yok oldu sanırım ya da sadece header, emin değilim. Sağlık olsun diyelim yapacak bişey yok.

Çarşamba, Şubat 20, 2013

gökyüzü gri

Salı - Güne quizle başlandı.Devamında okula gidilmedi vesaire, astım okulu. Alışkanlık olmayacak, sadece ne biliyim gitmek daha kolay. Çarşamba - hava ıslak, soğuk değil çok. ...motivasyonumu kaybettim bulan gören varsa şu numarayı arasın veya kargoyla yollasın. Yaz gelsin okul bitsin kafamı dinliyim biraz, yazın iş falan biraz para vesaire... film çekimine ara verildi, bariz çekecek adam gibi bi olay yok ya da ne biliyim konu bulamiyoruz ciddi anlamda, röportaj falan eklersem de resmen belgesel gibi olacak, bilmiyorum yea! başağrısı ve yorgunlukla yazıldı. gökyüzü gri

Çarşamba, Şubat 13, 2013

Selam tekrar, internet buldukça yazıyorum öyle kısa kısa yazıp gidiyorum; Pazartesi günü arkadaşlarım tarafından esir alındım, öğleden sonra okulu asmamin nedeni, hem çok da rahatsız hissediyordum hava da güzeldi.acımadım vallahi, kargo işini de hallettim, deli gibi yedik içtik. Iyi oluyor arada ama alışkanlık haline gelmesin. Salı günü de diğer salılar gibiydi, sınıfın sakil mevcudunda beklenen artış gözle görülür seviyeye geldi. Çarşamba insan gözlemi yapıldı, hobi olarak insanlar izlendi. Dersler beklenen seviyede eğlenceliydi, öğleden sonra ise Fatih Akın im Juli izlendi okulca, film çok güzeldi ve tamamen almancaydi. Altyazı yok, dnr'a burdan selamlar ; im Juli dvdsini bilmem kaç gün önce 4.99 a alabiliyorken nasıl fiyat bi anda üç katına çıkar anlamış değilim, peh breh oeh!!! Hafta güzel.başladı, sınavlar yakın, sunuma daha var, vizeye de, ooof okul bitmek.üzere dün gibi başlamıştım ki, bitiyor. Neyse gelirim tekrar.

Pazar, Şubat 10, 2013

Iyi oldu güzel oldu.

Selam, Yine ben... Ne kadar uzun zaman olduğunu kestiremiyorum ama olmuştur herhalde. Ikinci dönem bayağı güzel gidiyor, bölümün en güzel tarafı dolmuşta güzel bi kadınla karşılaşınca, dilimiz çözülüyor Almancayı bülbül gibi konuşuyoruz. Günlerden bi gün kızın biri denk geldi arkadaşım durttu, yanındaki kız güzel falan diyor almanca, kız ters ters bakıyor tabii, arkadaşa dönüp :sanırım almanca biliyor dedim, kız bizim bölümdeymis :O bunun başımıza geleceğini biliyordum ama pes etmiyoruz devam! :D 10 güne kadar sınav yok, rahatım falan ama tekrar toparlamam gerek, koşuya ara vermedim ama kaslarını esnetme zamanı geldi Eşekin. Aşk meşk işleri bana göre değil en azından şimdilik hiçbir kadına bulaşmama kararı aldım. Öyle de psiko-kediyim. Saçlarım deli gibi uzadı, berberi erteleye erteleye 4 aydan uzun süredir makas görmedi kafam. Böylece yüzümdeki çocuksu ifade kayboldu, manyağın tekine dönüştürdü resmen, sokak çocuğundan halliceyim -abarttı. Neler var başka bi bakıyorum da anlatacak bi sürü şey varken hepsini unutmak, Evle ilgili problemler devam ediyor, bu kez ev sahibi.problem. Evde kimse yokken eve girmeler falan, pusuya yatıp aklını almayı düşünüyorum bugün elimizde kalmazsa. Film, şimdiye kadar neler izledim ; the Believer, the Unterfall, Stalingrad, Kingdom of Heaven, Leon, Dövüş Kulübü, American Beauty. film izleyememekten yakındım hep, arkadaşla oturup izliyoruz öyle elimizden geldiği kadar. -sobadan kötü yanık kokusu geliyor- En son okulda Sophie Scholl izledik, oef yorgunluktan sızdım resmen, altyazı yok saf almança :'O filmin bi başını.bi de sonunu hatırlıyorum, o kadar. Sinemaya gitmeyi çok istiyorum yakın zamandaki en sağlam yapım Mama sanırım, gidemedim belki giderim. Stoker'i bekliyorum sabırsızlıkla! Wong Kar-Wai the Grandmaster'ı bi de. Berlinale2013 te yayınlandı, takip edemiyorum ya şu festivali sıkılıyorum çok. Okul iyi güzel, başa dönüp yeni birşey hatırlamayı denedi, sonuç hüsran. Hadi gittim ben.